|
|
|
BİZİM ELLER
Kalk gidelim Tüntiya’dan yukarı,
Samushar’da korkak adam olur mu?
Nahır buldu şimdi Eğripungar’ı
Sayısın çobana sorsan, olur mu?
Sert içimli şu Bice’nin tütünü
Nam salmıştır Gorgota’nın üzümü
Berta, Masalahet, gez Yolüstü’nü
Anza’nın başında duman olur mu?
Ançgora ey bakmış pehlivanlara,
Ançlılar da yayılmış Samkıranlara
Düğünlerde horon oynayanlara
Abdul gibi zurna çalan olur mu?
Zor biçilir Maranet’in sazları
Çok nazlıdır Anagert’in kızları
Serin olur Solyananın yazları
Kontrom’un taşından Reşat kaçar mı?
Petoban’ın değirmeni bozuktur
Gudat ormanını kırma! yazıktır
Hazık taday Feriyaz’a aşıktır
Vasıf emi Nuriye’siz olır mu?
Halil Hoca Ustamel’den geliyor
Hamit ceblerine kah dolduruyor
Şazimet harmanda lazut soyuyor
Kara Ahmet Sübiye’siz olur mu?
Cero Şevket Almanya’da çalışmış
Kel İskender Mollabeg’le dalaşmış
Vanta’lı yengemiz ordan savuşmuş
Nuriye Bacımız rahat durur mu?
Lelagilin Çelik çamları kesmiş
Bilalay İsak’ın peşine düşmüş
Haşim emi Tibetliden çok küsmüş
Rak Rak Ömer bağırmazsa olur mu?
Mokta, Çorçel yaylalara çıkınca
Karsniyalı Sırataş”tan kaçınca
Poşa Kazım Norgiyal’a göçünca
Davulsuz zurnasız düğün olur mu?
Çalmangilin Tilik teşi oynuyor
Kuşkanada pancar aşı kaynıyor
Çilo Yusuf Şahismel’i kolluyor,
Dohro Mehmet papirozsuz olur mu?
Omargilin Hakkı Artvin’e gitti
Ferman Rus jipinin altına yattı
Şirnagilin Nevzat tohluyu sattı
Kokri Yılmaz Bilbilan’da durur mu?
Arslan Usta evde yaba yapıyor
Muzaffer Dilfes’e çalım satıyor
Siryalılar gelmiş üzüm satıyor
Nevzet usta almayınca olur mu?
Beyazay Moktalı geline çattı
Çiziyay gelince kıyamet koptu
Çupa Hoca Sütilay’a siktir yaptı
Tevfuğ Usta davarcıksız olur mu?
Bu yıl kurt götürdü Hıştoy’nan Kuday
Çekiştiler Çıtıray’nan Katanay
Neney yaptık kuşğanada kayganay
Bişisiz, katmersiz ırgat olur mu?
Hamitgilin Hilmi bayırdan uçmuş
Sapona Hoca’nın bacağı şişmiş
Koç Enver Denhrol’da çayırı biçmiş
Koca Mehmet palavrasız durur mu?
Barto emi Zağlavra’da oturur
Çuruz öküzleri suya götürür
Sağır Mehmet Lora ekmek batırır
Murtez emmi Aloş atsız olur mu?
Cemil Bey Bursa’da muhtar seçilmiş
Molla gilin Metin müdür kesilmiş
Loğo Cemil Rumen kıza asılmış
Yaşar Bayrak taş okeysiz olur mu?
Köyümüz muhtarı İsmail Çavuş
Kazım bey geliyor önünden savuş
Rasim bey Çorum’da temelli kalmış
Ahmet İşçi huzurevsiz olur mu?
Bertalı Süleyman lokanta açmış
Kavazgilin Nihat çok bira içmiş
Alimerdan evden kahveye kaçmış
Netsin oyun oynamazsa olur mu?
Mürşit şoförlükten emekli olmuş
Ferman elden düşme bir pejo almış
Bizim Toposman’a doktor pil takmış
Hemşin”nide oynamazsa olur mu?
Sütil Mehmet üç yıl yalnız yaşamış
Bütün kederini içine atmış
Dostlarından küsmüş şişeye çatmış
Sonunda barışmış, küsmek olur mu?
Yener Baba dünyadan erken göçtü
Nurullah’da ecel şerbetin içti
Onların acısı bağrımı biçti
Bu dünya fanidir güven olur mu?
Lalezar Bibiyi yıldırım vurmuş
Zöhre yengem Küçükyokuş’da durmuş
Ançlı Nenem Kazım Hoca’yı sormuş
Herkesin sıırını yazsam olur mu?
Seyat yenge Tenzile’yi çağırdı
Güllü bibi Serfinaz’a bağırdı
Topal Selvi duta ğeti savurdu
Mahmut Özer Ulviye’siz olur mu?
Karaç Hasan sert mizaçlı dededir
Servet Usta tevatir bir terzidir
Ser Ömerde Rus jipiyle tozdurur
Hatice baci hiç ketesiz olur mu?
Karaçgilin Nuri okumuş yazmış
Selim Hollandalı gelin getirmiş
Köroğlu Mehmet de tanacı durmuş
Heç Şero da Fahrettin”siz olur mu
Köyün has şoförü Mustafa Savaş
Giderdi yollarda çok yavaş yavaş
Yolculuk katığı kete ve lavaş
Şu Pallik Enversiz yollar olur mu?
Dilfes gelin Osman’ına doymadı
Eşref’in derdine ilaç olmadı
Güllüzar Sulo’ya mendil yollardı
Nurdane hep gezer evde durur mu?
Susember bayırda körpe otlatır
Memnuney tavada mısır patlatır
Rabiye Faruk”a keyif çatlatır
Tosi Mehmet çan boğasız durur mu?
Şevket İşçi ince sesle bağırır
Selvi bacı Asife’yi çağırır
Havva bibi beş oğlunu kayırır
Sagaralı Niney köyde durur mu?
Nazargilden geldi Siyaset bacı
Sacide Yusuf’un başının tacı
Sadık emi ozanların baş tacı
Kara Ahmet hiç takkesiz olur mu?
Abdurrahman bizleri hep güldürür
Harun abi bıyığını burdurur
Bilalgilin Kazım harman savurur
Vahit Yüksel hiç hızarsız olur mu?
Yençar gilin Haşim muhacir gitti
Mehmetali emmi yaylada yattı
Ço Mehmet Kurkant’a nekere gitti
Abid emi şal çokasız olur mu?
Bertalı Mustafa öğretmen olmuş
Serfinaz Servet’in koluna girmiş
Emine köyünü defterden silmiş
Suleyman Ağa laf atmazsa olur mu?
Yamakgilin Dursun Murgul’dan kaçmış
Keyagilin Necat bedevra biçmiş
Emin Hoca Çiknala’yı yurt seçmiş
Şevkat Abi Ankliyasız olur mu?
Ayvazgilin Mevlüt Bursa’ya göçmüş
Şaban başlarına çok işler açmış
Ali Gündüz Trabzon’a alışmış
Cevri Çavuş Darismasız olur mu?
Harun Yücel Kemal Bey’in babası
Ahmet Yücel Arif’anın tadası
Kazım Hoca Ayvazların hocası
Ayvazgillar hiç Ömersiz olur u?
Süleyman’ım unuttuğun çok oldu
Sılayı gezerken gözlerim doldu
Nekeri çabuk kes yapraklar soldu
Livane türküsüz sazsız olur mu?
10 Eylül 1997
Malkara
Aşağı Irmaklar Dili
Beçisiz bedevra asla açılmaz
Külekle kolopa bedevradandır
Poşa zinnet üç doluya satamaz
Kızeklere ot yükledim Bojnal’dan
Maranet’den geçtim; sonra Denhrol’dan
Karavata camuş gelmiş Çorsel’dan
Osman emi Zednakeden atamaz
Bugün Çinkitma’da çayırı biçtim
Şakavre’de ottan dikani seçtim
Abanatuval’da bir ey su içtim
Davut emi Satava’dan çıkamaz
Kavak kestim Hozabir’in başında
Kondar kokar sıcak tutmaç aşında
Darabuğ’a gider kotan peşinde
Horazan’a yağü sürersen ötemez
Koç Enver’in yurdu Mineretula
Seyrangah yeridir düz Gardagula
Tuval’la kardeştir soğuk Akruna
Sapiset’te yazın kimse yatamaz
Huşniya’da öğlen yemeği yedim
İkindide Malisukan’a geldim
Kurkan’tan aşağı Vehbat’a indim
Çançahet kaynamış hızek geçemez
Guyanavur arpa idi bu sene,
Tekçam ğemi olmuş giidp görsene
Kırkatlar yetişmiş teşte döksene
Giresun’lu yengem korkot yolamaz
Tivakere otu biçtim Yatur’dan
Horom büktüm kom tarlada tapuldan
Kinzi yolmuş hanoy Papiyetur’dan
Sel gelmiş de Kirkittaştan geçemez
Güzün neker kestim Garikanat’da
Hacıbey dolaşır Buğanciyet’da
Bu yıl kızılcıklar Bol Horanet’da
Kırağ atmayınca azraz toplanmaz
Kedikana üstten Sakant’a bakar
Deli Ömer Pançavur’da nal çakar
Şirnagil’in koyun Kuyat’da yatar
Ciknala çok taşlı cilga işlemez
Ahotav taşından görünür Çonat
Dorik’i geçince gelir Zergudat
Lazut yatağıdır, Zağlavra Kuyat
Sakılde’de bizim davar otlamaz
Kiraza göz düşmüş Gulaçiço’da,
Gamosipi yaptım Darismana’da
Parmağımı kestim Verhuçala’da
Tırpan yarasına tütün basılmaz
Vasip amca biçmiş Basinevla’yı,
Bilal bey koşuyor Katirevla’yı
Servet usta satmış Umagira’yı
Zela’nın otunu körpe otlamaz
Sardaboğan Kibiyet’e bakıyor
Aknahura biçilmiş zoğ yatıyor
Saburte’de hozana su akıyor
Yaylalar inmeden kağos yapılmaz
Santela’ya paşa çocuğu çıkmış
Saltapla bu yaz hep dibine akmış
Şıhmemet armudu çarçabuk bitmiş
Binbal kirazına doyum olunmaz
Sıcak puşruk aşı ağzımı yaktı
Çasmullar az önce pilekten çıktı
Yengem Heçeçul’a lobiye ekti
Perenga, Şaşhana kışa saklanmaz
Çeçela tavuğu kuruğ oturttum
Çançur açmasını gemde kuruttum
Çimurun içine sarıyağ kattım
Kartopisuz kabak suda kaynamaz
Sakidanın lezzetlidir turşusu
Çarçabuk yapılır çadi harşosu
Çok hoş olur Cunevla’nın logosu
Sasepo’da yalnız kimse yatamaz
Dabreçela yeme ile doyulmaz
Tavreculun kabukları soyulmaz
Dodopalay sakrilara koyulmaz
Çiçota hoyrattır dikenlenemez
Bumbuladır almaların reisi
Tamas eriğinin ince derisi
Alamelek kirazların eyisi
Güz gelince arasanda bulunmaz
İrsilo kapıda dibine akar
Pantanın furuncu ağzımı yakar
Heçeçul armudu Eylül’de çıkar
Pelverda teşti de çabuk kaynamaz
Korangal biçilmiş Hanaçavurda
Remoy zurna çalar Uzunçayırda
Davara kurt düştü Gulitavur’da
İtler yetişemez, çoban kaçamaz
Kopçası düşüyor pantolonumun
Kazan göle geldik çabuk soyunun
Korucusu kaçmış Anç’ın suyunun
Kunoy çayırlara kesmiş akamaz
Süleyman’da derki Çık Koçiyet’dan
İne çıka çok yoruldum Çonat’dan
Benim alın yazım Hemegorat’dan
Uzak yerden evlenmek hiç yaramaz
27 Eylül 1995
Süleyman Özdemir
1940 yı
lında Tirebolu’da doğan Süleyman Özdemir, 1959 yılında Cilavuz Köy Enstitüsünü bitirerek öğretmen oldu. İlk görev yeri olan Yüksekova’da ilkokul öğretmenliğinin yanısıra İlköğretim Müdürü olarakta görev yaptı. 1962 yılında evlenen ve 1963 yılında tayinle Artvin’e dönen Özdemir, 1963-1967 yılları arasında Yusufeli’nin Sarzep köyünde öğretmen olarak görev yaptı. 1967 yılında Diyarbakır Eğitim Enstitüsünü kazandı. Okuduğu bu dönemde aynı zamanda öğrenci derneği başkanı da olan Süleyman Özdemir, 1970 yılında mezun oldu. 1970-1976 yılları arasında Erzurum Yavuz Selim Öğretmen Okulu’nda Eğitim Şefi, 1976-1977 Artvin Öğretmen Okulu Müdürü, 1978-1979 yılları arasında ise Rize Eğitim Enstitüsü Müdür Yardımcısı, 1980-1982 yılları arasında ise Kastamonu Göl Öğretmen Lisesi Müdürü olarak görev yaptı. Daha sonra öğretmen olarak görevine devam eden yazar, 1988 yılında göreve getirildiği Adapazarı Arifiye Huzurevi Müdürlüğünden 1992 yılında emekli olarak ayrıldı. 1996 yılında Ankara’ya taşınan Özdemir, 9 Aralık 2007’de geçirdiği açık kalp ameliyatı sonrası yoğun bakımdan çıkamayarak İzmir’de hayata veda etmiştir.Süleyman Özdemir idareci olarak görev yaptığı öğretmen yetiştiren okullarda spora ve sanata verdiği önemle öne çıkmıştır. Sporcu, müzisyen ve ressam gibi özellikleri de bünyesinde barındıran ve coşkulu öğretmenler kuşağından olan Özdemir’in yatılı okullarda öğrencileri uyandırmak için bile çaldığı cümbüşü onun sembolü olmuştur.
|
|
|
|
|
|